Beni bir Van Gogh tablosunun
altında becermek istemesi bardağı taşıran son damla oldu. Van Gogh’a dahi
duyduğum saygıyı unuttum bir an ve tabloyu adamın kafasına geçirip ona zarar
vermek istedim. Tabloya değil tabii, adama zarar vermek istedim.
İlişkimizde günlerdir bir
tutukluk olduğunu hissediyordum zaten.
Günler eskisi gibi akmıyordu.
Yağlanması unutulmuş eski bir
kapı gibi gıcırdayıp duruyordu konuşmalarımız.
Konuşmalarımız bir tür
çığırtkanlığa dönüşmüştü yani.
Birbirini anlamayan, duymayan,
duysa da konuşmayan, konuşsa da anlatmayan onlarca çifte benzemiştik sonunda.
Başlangıçta verdiğimiz söze rağmen.
Van Gogh tablosu ise sorunlara
son cilayı attı.
Parlattı sorunları.
Ama ben ona demiştim başından,
bir fahişenin sevgilisi olmaz, olamaz, olsa olsa dostu olur. O da cebine para
doldurmayı ve bedavadan bir kadınla yattığını hesaplarken kıskanmaya vakit
bulamaz. Bulsa da hangi birinden kıskanacak?
Bu yüzden daha fazla konuşmak
istemiyorum Hâkim Bey.
Evet, öldürdüm onu, hem de
vahşice.
Sanırım hayatın sırtıma
yüklediği ağırlığın altında kalmaktan kurtulmanın tek yolunu onu, bana
ressamların isimlerini tek tek öğreten o resim öğretmenini öldürmek biçiminde
kurguladım.
Evet, kurguladım.
Ve o kurgunun altında kaldım
efendim.
İlahi kurguya, kendi kurgumla savaş açtım.
Ama olmadı.
Şimdi cezam neyse onu çekmeye
razıyım, yeter ki “hayat üstüme binip durmasın”.
Yeter ki nasıl düştüğüm daha
fazla sorulmasın.
Çünkü cevap vermekten yoruldum.
Çünkü suçumu kabul ediyorum.
Çünkü ben artık herkesin gözüne bir hiçim.
Hiç'in hiçi.
Ötekinin ötekisi.
Katil bir fahişe.
Fahişe sıfatıyla kabul edilmediğim onlarca insan tarafından yükü iki kat artmış bir biçimde kabul edilmeyi bekleyemem, beklemem.
Kimse katil bir fahişeyi görmek istemez.
İstememeli de zaten.
Bu yüzden tıkın beni hapishaneye.
Orada birisi şişlesin ya da ne bileyim bir şekilde öldürsün beni ve geberip gideyim.
Olur mu Hakim Bey?
Lütfen.
Yalvarıyorum size.
Bunun için yalvarıyorum.
Nasıl da aşağılık bir durumda bulunduğumu görüyor musunuz şimdi?
Ölümümü diliyorum. Hem de en saçma bir yoldan.
Siz de affedin beni.
Ama yine de tıkın içeri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder